4 Aralık 2010 Cumartesi

güçlü kadın / powerful women

I.

"Ah işte o gür saçların ki (öteki kadınlara örttürdüler üzerini sımsıkı korku kefenleriyle; korkunç birer cinsel organdan başka bir şey olmadığına ikrar getirdikleri bedenleriyle birlikte), sense bugün bu kara saçlarını – vaktiyle her bir teline bir aşığının kendini astığı - , göz altı kırışıklıklarını silip atasıya öylesine çektin, gerdin, boğdun ki ensende – yedi TİP'li genci telle boğan müreffeh katilleri gibi Türkiye'nin-, gözlerin bir anda, bir samurai kılıcı keskinliğinde incelerek edindi yeni görme boyutları."

"Hangi savaştan söz ettiği hiç anlaşılmıyordu. Din savaşlarına benzettim ben biraz; acımasız, kıran kırana, kanlı bir savaş! Ancak taraflar belli değildi – belki bir iç savaştı-; erler şalvarlı ve kalpaklı ama silahsız, elleri kılıç yerine erkeklik organlarıyla dolu, gözü dönük, cücemsi yaratıklardı?"

-Leyla Erbil, Cüce, 2001

II.

Oysa kadına yönelik şiddet yalnızca ölümle sonuçlanan fiziksel saldırılarla sınırlı değil. Yoksulluk da bir şiddettir, eğitimsiz ve cahil bırakmak da... Küfür ve hakaret nasıl bir şiddetse, , toplumsal yaşamın her alanında karşılaştığımız eşitsizlikler de şiddettir... Ev işlerine mahkum edilmek de bir şiddettir, gerici yasa ve geleneklerle baskı altında tutulmak da... Evet tüm bunların hepsi kadına yönelik şiddet ve baskının birer parçasıdır. Ve bir sistem sorunu olan tüm bu uygulamalar, ne gazetelere yansıyor ne üzerinde durulmaya değer bulunuyor. Ama elbette, ağır sakatlanmalar ve ölümlerle sonuçlanan kadına yönelik şiddet, çok daha yakıcı bir sorun olarak çıkıyor karşımıza. Her yıl şiddete maruz kalan yaklaşık olarak 1200 kadının ölmesi sorunun ne denli vahim bir hal aldığını gösteriyor."

III.

"Biz güven çağına gelmiş olmalıydık, artık!
Biz güven çağına gelmiş olmalıydık, artık!
Biz güven çağına gelmiş olmalıydık, artık!"
Nilgun Marmara

IV.

"Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. HEm de iyi giyiniyorum. İyi giyinene yer verdiğiniz için."

Tezer Özlü

V.

"Yeni parfümüm. Türkiyeli kadınların yeni tercihi! Rakipsiz!"

Dalga geçiyordu, ama elinde tuttuğu "biber gazıydı".

Bu, sokağın gerçeğidir. Kadınlar, bu ülkede, bu ülkenin sokaklarında sıfırlanmıştır.

İslamofaşizmi "eau de pepper"larla kaçıramıyoruz. Örtülü olmadığımız için, yanımızda bir erkek olmadığı anlarda ve bilhassa güneş batmışsa bizi 'avlamak' istiyorlar. Biz, en meşru av hayvanıyız.

VI.

Kapatmak yetmedi, 'Susun!' dediler. Susmamız yetmedi, 'Gözümüzün içine bakmayın' dediler. Biz insan değil, onların korkularıydık bu yüzden yetmediler ne yapsalar. İşte o zaman son emri verdiler. Uydurdukları tanrılara tekrar ettirdiler:
'Utanın!' dediler."

Ece Temelkuran, 22 Ekim 2008, Milliyet Gazetesi,,

VII.

Sanki sokağın ortasında "çıplak" yürüyorum gibi... Ben böyle çıplak gezen bir meczubum da sağdan soldan "Allah sonunu hayır etsin" deniyor gibi..

Öyle anladım ki bir kırmızı elbisenin, bir kadının, bir kırmızı elbiseli kadının yürümesinin, elbisenin kırmızısının, kolların, bacakların; erkeklerin sokağında "gönderdiği anlam", bütün düşünmelerin uzağına düşer, fenomenolojik olarak da "erkeğin bakışına" göre bir anlama bürünür.

O anlam da "yürüyen et" anlamıdır...


Ayşe Tan

VIII.

"Hedefleri, hiçbir şey yapmayıp evime çekilmem, sokakta gezmemem."

Pınar Selek,

IX.

Çünkü film, Hacivat ve Karagöz'ün, yani muktedire gülen muhalefetin nasıl öldürüldüğünü anlatırken bu topraktaki güçlü kadın figürünün nasıl katledildiğini de anlatıyordu.

X

"Hiçbir dine inanmamama rağmen, itiraf edeyim ki, bu ikiyüzlü erkek dünyası içinde bazen ben bile kapanmak istiyorum. Türban takmak, çarşafa girmek değil, üstüme büyük bir nevresim çarşafı örtüp çıkmak istiyorum sokağa."

XI.

"Şimdi geriye baktığımda şu ataerkil toplumda nasıl bunca riski göze aldığıma şaşıyor muyum? Yooo. Ben buyum, başkası olamazdım." Leyla Erbil - 05/07/2007

XII.
"senin bir kadın olarak güzel gözükmek ve kendine bakmak için hakkın var. senin güzel olman, güzel gözükmen başkasına sana laf atma hakkını kesinlikle vermez. kimse seni rahatsız etme hakkına sahip değildir.

senin giyiminin birisini 'tahrik etmesi' somut olarak ölçülebilecek bir şey değildir . o yüzden eğer senin dediğin gibi düşünürsek kimisi mini etekten tahrik olur, kimi manyaklar da saçının bir telinden, parmak arası terliğinden tahrik olur.

o yüzden çözüm kadınların kapalı giyinmesinde değil, erkeklerin ıslah edilmesinde, insanlara cinsel eğitim ve kendini ifade özgürlüğü verilmesindedir. "
internet - forum

XII.

""Sokaklarda güzel bir kadın gördüÇünüzde, ona öldürecekmiş gibi nefretle veya aşırı istekle bakmayın, göz göze gelirseniz, tatlılıkla bir gülümseyin ve gözlerinizi kaçırıp geçin" (1974)."


XIII.

Atlas istanbul özel sayısı ocak 2005

"Eğer yeterince genç, güzel, bakımlı, başarılı, sofistike, entelektüel ve popüler değilseniz bu mahalle bazen oldukça sinir bozucu olabilir.'
-'Nişantaşı' adlı dergiden

XIV.

"Nasıl dolaştığımız gerçekte kim olduğumuzdur. Yürümek birey olmak, çevredeki en ufak değerlere saygı gösteren sosyal bir canlı olmaktır. Bizler bu çevrenin çirkinleşmesine, kirlenmesine ve tehditkar olmasına neden olduk. Daha ve daha azımızın bu çevrede zaman harcama seçimi hayret edilmesi gereken bir konudur.

http://www.planlama.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1103&Itemid=106

" Yazar: Ben Plowden** Kaynak: Opendemocracy.Net Çeviri: Ahmet Cemil Pesen

XV.

Sürekli önüne (artık biliyorsunuz, benim durumumda ayakkabılarıma) zorunluluğu bir yana; kaldırımları işgal eden arabalar, sırat köprüsüne dönen daracık aralıklar, çökmüş yollar, kapağı açık lögarlar ve yamuk yumuk ızgaralar şehri yürüyerek sevmemize izin vermiyor.

XVI.

Minareden at beni in aşağı tut beni - 1999
Deniz Bilgin; Kağıt üzerine guaj

22 Kasım 2010 Pazartesi

‎"cogito ergo sum: i shake thinks up; therefore i am"

associative thinking;

magical thinking


http://www.ted.com/talks/james_geary_metaphorically_speaking.html

metaphorical thinking


x=y

giving something a name that belongs to something else


pattern recognition
conceptual synesthesia - round shape round sound
cognitive dissonance: cannot ignore the literal menaing of words

combinatory play

‎"cogito ergo sum: i shake thinks up; therefore i am"


"Any sufficiently advanced technology is indistinguishable from magic."
arthur c.clarke

14 Kasım 2010 Pazar

Utopia and Monument II On Virtuosity and the Public Sphere

Utopia and Monument II
On Virtuosity and the Public Sphere

Exhibition for the public space

24 September – 2 November 2010

steirischer herbst festival
Graz, Austria
www.steirischerherbst.at


Fri 24 September 2010
5 pm, Opening at the Exhibition pavilion, Tummelplatz
6 pm, Performance by Paulina Olowska "Onethousandsixhundredandseventeen Neons in Warszawa," Andreas-Hofer-Platz, Graz


With works by Armando Andrade Tudela, Kader Attia, Ângela Ferreira, Andrea Fraser, Isa Genzken, John Knight, Jutta Koether, Kooperative für Darstellungspolitik (Jesko Fezer, Anita Kaspar & Andreas Müller), Paulina Olowska, Michael Schuster, Ruby Sircar with students of the Institute of Contemporary Art, Technical University Graz, and sozYAH (Sabine Haring & Anja Eder) of the Center for Social Research at the Faculty of Sociology, Karl-Franzens-University Graz.

Curated by Sabine Breitwieser


"Utopia and Monument" is a two-stage temporary exhibition for the public space curated by Sabine Breitwieser for steirischer herbst festival 2009 and 2010 in Graz. Provocatively it negotiates two concepts that have disappeared from the debate on the public sphere: utopia as a space of thought and the monument as a space of memory. Two contradictory concepts in dialogue, that have each come in for critical analysis in recent years, challenging and questioning their validity.

Additionally "Utopia and Monument" is referring to the festival's annual leitmotif. After "Utopia and Monument I", on the validity of art between privatisation and public sphere, part II is dedicated to "Virtuosity and the public sphere": How does art for public space expose itself to the gaze of others but at the same time needs their presence: what transfers, what interventions, but also what disappearances insist on sharing common space?

How do artists deal with this situation of their exposure (as a political act?), how do they react to the expectations and various interests with which they are confronted? What specific abilities and skills do they possess with regard to designing memorials, sculptures and monuments – that is to say, interventions intended to create public effect, a political terrain of common affairs? What networks and proven co-operations do they avail themselves of? Do they need cunning PR strategies to make their own work visible in public space in the first place?

This exhibition for the public space with its commissioned works becomes an experiment exploring the question whether the public space can still offer the "space of appearance", as politically organised space, as described by Hannah Arendt. The exhibition covers a wide range of works from collective models and changes in the psycho-geographical sphere all the way to work in which artistic authorship is reduced to a script, with the work being carried out by someone else. Ten artists and two university faculties develop projects on this topic for the public space in Graz and beyond.

A catalogue will be published with essays by the editor Sabine Breitwieser, Simone Hain, a conversation by Diedrich Diederichsen and Christine Frisinghelli and texts on the individual works of the twenty artists participating in "Utopia and Monument" by the authors Jürgen Bock, Reinhard Braun, Juli Carson, Alice Creischer/Andreas Siekmann/Werner Rügemer, David Crowley, T.J. Demos, Claire Doherty, Silvia Eiblmayr, Brigitte Franzen, Andrea Fraser, Martin Fritz, Emiliano Gandolfi, Søren Grammel, David Joselit, John Knight, Francesco Manacorda, Doreen Mende, Kobena Mercer, André Rottmann, Ruby Sircar, Beate Söntgen.

Issued in separate German and English editions, approx. 200 pages, with approx. 100 colour images and including the two original exhibition guides and artist projects by Michael Zinganel and Andrea Fraser of the exhibitions 2009 and 2010.


*Image above:
Courtesy Kader Attia.

4 Kasım 2010 Perşembe

buhrumeryem

ne peygamberler, ne de çan çiçekleri
ne de buhrumeryem;
hep korku çiçekleri
oldu saksımızı süsleyen

behçet necatigil

desmond morris

Watching: Encounters with Humans and Other Animals


belki bu taksiye havlayan köpek, daha dönüştürmediğim tırtıllar... bunlara bu adamın yazıları ile bakabilirim yeniden.

kitap

Behavior in Public Places